Old Town on a Rainy Day - Yağmurlu Bir Günde Eski Antalya (English - Turkish)

avatar
(Edited)

Hi guys. I had shared with you an amazing walk in the rain that I took a few days ago. Since that day, I've been thinking I should do this more often. So when I woke up this Friday and saw that it was raining, I was excited. I took Honey with me and set off to visit the old town on a rainy day.

Merhabalar herkese. Geçtiğimiz günlerde yağmurda keyifli bir gezi gerçekleştirdiğimi sizlerle paylaşmıştım. O günden sonra kafamda hep bunu daha sık yapmalıyım düşüncesi vardı. Bu yüzden bu Cuma kalktığımda yağmur yağdığını gördüğümde çok sevindim ve Bal'ı da yanıma alıp yağmurlu bir günde eski şehri keşfetmek üzere yola çıktım.

The bitter orange trees along the roadside looked magnificent in the rain just like they did the last time. The rain was dripping down the leaves and fruits, falling onto the ground. Do you like bitter oranges? They're abundant in Antalya, but due to their bitter taste, they're not usually consumed or harvested. Initially I gave up eating them because of their bitterness, but when I started using their juice in salads, I realized I didn't taste the bitterness much and I loved the flavor it added to the salads. Over time I expanded its use. After all they are a great source of Vitamin C and are plentiful in our apartment's garden.

Yol kenarlarındaki turunç ağaçları geçen seferki gibi yağmur altında muhteşem görünüyorlardı. Yağmur yaprakların ve meyvelerin üzerinden süzülüp toprağa düşüyordu. Turunç sever misiniz? Antalya'da bol miktarda bulunuyor, ama acımsı bir tadı olduğundan genelde tüketilmiyor ve çoğunlukla toplanmıyor da. İlk denediğimde ben de acı diye yemekten vazgeçmiştim ama sonrasında suyunu salatalarda kullanınca acı tadını çok hissetmediğimi ve salatalara kattığı aromayı sevdiğimi fark ettim. Zamanla kullanım alanım arttı. Sonuçta C vitamini deposu, faydalı bir meyve ve apartmanımızın bahçesinde bol miktarda bulunuyor.

The wet ground of Republic Square was covered with dried plane tree leaves. I was moving towards a district called Üç Kapılar while admiring this fascinating display of nature. Since it's the entrance to the old town, I thought it would be nicer to start my tour from there.

Cumhuriyet meydanının ıslak zeminini kurumuş çınar yaprakları kaplamıştı. Doğanın bu büyüleyici gösterisini izleyerek Üç kapılar denilen semte doğru ilerliyordum. Orası eski şehrin girişi olduğundan turuma oradan başlamanın daha güzel olacağını düşündüm.

Hadrian's Gate - Hadrian Kapısı

After walking for around 10 minutes, Üç Kapılar stood right in front of me. The original name of the gate is Hadrian's Gate. You've probably heard of the famous Roman emperor Hadrian. If you visit historical sites and museums in Antalya, you're likely to come across his statue frequently. Hadrian was a beloved emperor who valued the city and this gate was built in honor of him, hence its name. It was one of the entrance gates to the old city.

Yaklaşık 10 dakikalık yürüyüşten sonra Üç kapılar tam karşımda duruyordu. Kapının orijinal ismi Hadrian Kapısı. Ünlü Roma imparatoru Hadrianus'un ismini muhtemelen duymuşsunuzdur. Antalya'da tarihi yerleri ve müzeleri ziyaret edecek olursanız bu imparatorun heykeline sıkça rastlamanız mümkün. Hadrian kente değer verdiği için sevilip sayılan bir imparatordu. Bu kapı da ünlü imparatorun onuruna inşa edilmiş olduğundan kendisinin ismini almıştır. Burası eski şehrin giriş kapılarından biriydi.

There are fortress walls on both sides of the gate. These walls are on the land side of the city. Old Antalya is also surrounded by such walls on the seaside. That's why this part is referred to as Kaleiçi, meaning inside the castle. Üç Kapılar is a magnificent structure especially beautiful in the rain.

Kapının her iki tarafında kale duvarları var. Bunlar şehrin kara tarafındaki duvarları. Eski Antalya deniz tarafından da böyle surlarla çevrili. Bu yüzden bu kısım günümüzde Kaleiçi yani kalenin içi olarak adlandırılmakta. Üç kapılar şahane bir yapı. Yağmur altında ayrı bir güzel göründü gözüme.

Historical Houses of Kaleiçi - Tarihi Kaleiçi Evleri

I entered the inner area where the historical houses are located. There was a small group of tourists there, getting information from their guide about the area. The impressive houses of the old town never fail to impress anyone who visits.

Kapılardan tarihi evlerin olduğu iç bölüme geçtim. Orada küçük bir turist grubu vardı ve rehberlerinden bölge ile ilgili bilgi alıyorlardı. Eski şehrin etkileyici evleri buraya gelen herkeste hayranlık uyandırıyor.

These historical houses date back to the Ottoman period. Most of them are used as restaurants, guesthouses, boutique hotels and similar purposes after restoration.

Buradaki tarihi evler Osmanlı döneminden kalma. Çoğu restore edildikten sonra restoran, pansiyon, butik otel ve benzeri amaçlarla kullanılmakta.

The stone built houses are mostly two-story. The ground floors are typically used for kitchens, storage and such purposes. Most of these houses have gardens, with the front facing the road and the back usually offering garden views.

Yığma taştan yapılmış evler çoğunlukla iki katlı. Alt katlar mutfak, depo ve benzeri amaçlarla kullanılmakta. Çoğunlukla tüm evlerin bahçeleri var ve bir taraf yola bakarken arka tarafları genelde bahçe manzaralıdır.

Not only the houses themselves but also their doors, windows, balconies and even doorknockers are quite impressive.

Evlerin sadece kendileri değil aynı zamanda kapıları, pencereleri, balkonları, hatta kapı tokmakları bile çok etkileyici

When I reached the front of one of these houses, I heard from the shop owners that a famous chef would be opening a restaurant here soon. His name was written on the advertisement, but since I haven't followed their shows I'm not familiar with him.

Bu evin önüne ulaştığımda oradaki dükkan sahiplerinden yakında burada ünlü bir şefin restoran açacağını duydum. Yani ismi ilanda yazıyordu ama ben programlarını izlemediğim için kendisini pek tanımıyorum.

On the opposite side, there was a carpet and souvenir shop. The cat-patterned covers were really cool.

Karşı tarafta halı ve hediyelik eşya dükkanı vardı. Kedicikli kılıflar çok güzeldi.

Museum of Anatolian Civilizations - Anadolu Medeniyetleri Müzesi

After walking through narrow streets in the rain for a while, I reached the Museum of Anatolian Civilizations. It consists of two separate houses converted into a museum after restoration. The first house houses an ethnography museum. The second building an old church renewed as a museum, contains an exhibition about the old professions in Antalya.

Bir süre yağmur altında dar sokaklarda yürüdükten sonra Anadolu medeniyetleri müzesine ulaştım. Burası restorasyon sonrası müzeye dönüştürülmüş olan iki ayrı evden oluşuyor. Birinci evde etnografya müzesi yer alıyor. Eski bir kilise olup yenilendikten sonra müzeye dönüştürülen ikinci bina ise Antalya'nın eski meslekleri hakkında bir sergi içeriyor.

The museum showcases interesting details about the clothing, customs and traditions of the people living here during the Ottoman period. There was also a photo showing the old appearance of the Three Gates we saw earlier. It was unusable due to the debris piled in front of Hadrian's Gate in 1982. Perhaps one reason ancient travelers didn't mention these gates much could be due to this. The function of the gate was lost due to the debris from the collapsed walls in front of it.

Müzede Osmanlı döneminde burada yaşayan insanların giyim kuşamından adetlerine kadar ilginç detaylar yer alıyor. Az önceki Üç kapıların eski halini gösteren bir fotoğraf da yer almakta. Gördüğümüz gibi 1982 yılında Hadrian kapısı önünde yığılmış olan molozlardan dolayı kullanılmaz haldeydi. Eski gezginlerin bu kapılardan çok fazla bahsetmemesinin bir nedeni de bu olabilir. Kapı önüne yığılan sur yıkıntılarından dolayı eski işlevini kaybetmişti.

The section in the museum about coffee rituals is worth visiting. It shows how widely coffee was consumed by the people here during that time.

Müzede kahve ritüelleri ile ilgili bölüm incelenmeye değer. O dönemde kahvenin buradaki halk tarafından ne kadar yaygın içildiğini gösteriyor.

In the second building, there was an exhibition about forgotten professions. I was particularly drawn to the image of a sherbet seller. There are fountain sculptures resembling the sherbet seller depicted in the picture scattered around Antalya.

İkinci binada ise eskimeye yüz tutmuş mesleklerle ilgili bir sergi yer alıyordu. Soldaki resimdeki şerbetçi özellikle çok dikkatimi çekti. Antalya'da resimdeki şerbetçiye benzeyen çeşme heykeller var.

Another thing I liked in the museum was capturing the evil eye bead and a Christmas tree in the same frame.

Müzede beğendiğim bir başka şey ise nazar boncuğu ile çam ağacını aynı karede görmek oldu.

Turkish Bath - Türk Hamamı

After leaving the museum, I came across a 600-year-old historical Turkish bath. I didn't go inside as it was probably crowded and not suitable for taking photos.

Müzeden çıktıktan sonra karşıma 600 yıllık tarihi Türk hamamı çıktı. İçeriye girmedim, muhtemelen doluydu ve fotoğraf çekmeye müsait değildi.

Impressive Balconies - Etkileyici Balkonlar

The balconies of the houses are mostly made of stone and wood, overlooking narrow streets or courtyards. They evidently provide extra space for the homeowners.

Evlerin balkonları genelde taş ve ahşaptan yapılmış ve dar sokaklara ya da avlulara bakar. Aslında ev sahiplerine ek alan sağladıkları çok açık.

Door Knockers - Kapı Tokmakları

I find the door knockers on these doors particularly interesting. While wandering around, I saw numerous extraordinary and artistic door knockers. Would I use such a knocker in my apartment? Probably not. Antalya has its share of thieves. I don't follow crime statistics, but considering they've broken into my place twice, I assume theft is quite high. Fortunately we had a huge dog back then and as soon as the thief entered, he jumped off the balcony.

Kapılardaki kapı tokmaklarını özellikle incelenmeye değer buluyorum. Dolaşırken çok sayıda sıra dışı ve sanatsal kapı tokmağı gördüm. Ben apartmanda böyle bir tokmak kullanır mıyım? Muhtemelen hayır. Antalya hırsızların olduğu bir memleket. Suç oranlarıyla ilgili istatistikleri takip etmiyorum ama sadece benim evime bile iki defa girdiklerine göre hırsızlık bayağı fazla diye tahmin ediyorum. Neyse ki o dönemde evde kocaman bir köpek vardı ve hırsız girdiği gibi kendini balkondan aşağıya atmıştı.

Souvenir Shop - Hediyelikçi

While wandering around I entered a souvenir shop. You might have gathered from my previous posts that I enjoy examining souvenirs. :)

Dolaşırken karşılaştığım bir hediyelikçiye girdim. Hediyelik eşyaları incelemeyi sevdiğimi önceki postlarımdan anlamışsınızdır. :)

Broken Minaret - Kesik Minareli Cami

This is the famous Broken Minaret Mosque. For as long as I can remember, this mosque didn't have a minaret. A few years ago, they restored it and added a minaret to the mosque. So now it's a mosque with a minaret and is called the Şehzade Korkut Mosque.

Burası meşhur kesik minareli cami. Ben kendimi bildim bileli bu caminin minaresi yoktu. Birkaç sene önce restorasyon yapılarak camiye minare eklediler. Yani burası artık minareli cami ve adı da Şehzade Korkut cami.

Ethnography Museum - Etnografya Müzesi

Another museum in Kaleiçi is the ethnography museum. I had shared pictures from here a few years ago. I quickly glanced around and saw that nothing much had changed. That's why I don't want to delve into too much detail. I just noticed an explanation about door knockers. Different knockers were used for men and women, so you could tell if the inhabitant was a man or a woman without looking.

Kaleiçi'ndeki bir diğer müze de etnografya müzesi. Buraya birkaç sene önce geldiğimde fotoğraflarını paylaşmıştım. Şimdi de hızlıca göz attım ve değişen bir şey olmadığını gördüm. O yüzden çok fazla detaya girmek istemiyorum. Sadece kapı tokmakları ile ilgili bir açıklama dikkatimi çekti. Kadın ve erkek için farklı tokmaklar kullanılırmış. Bu sayede ev ahalisi kapıdakinin kadın mı erkek mi olduğunu bakmadan anlayabiliyormuş.

Lunch Break - Yemek Molası

I got hungry. But the prices in Kaleiçi are more expensive compared to regular restaurants. Maybe 4-5 times higher. So while the rain eased off, I walked towards Işıklar and went to Çıtır Restaurant. It's a regular fish sandwich place. Considering the reasonable prices and the nearby healthy options, I decided it was the best choice. I'm not someone who typically consumes a lot of meat, but I hardly say no to fish.

Acıktım. Ama Kaleiçi'nde fiyatlar normal restoranlardan daha pahalı. Belki bir 4-5 kat daha fazla. O yüzden yağmur hafiflemişken Işıklar'a doğru yürüyüp Çıtır restorana gittim. Burası normal bir balık ekmekçi. Fiyatları uygun ve yakındaki sağlıklı seçenekleri düşündüğümde en iyisinin burası olduğuna karar verdim. Normalde et fazla tüketen biri değilim, ama balığa kolay kolay hayır demem.

Antalya City History Exhibition - Antalya Kent Sergisi

While heading to my favorite tea place, I stumbled upon an exhibition in the old municipal building. It was a small exhibition. It featured numerous events and personalities from the early days of Antalya to the present with sculptures and visuals. I found the bust of Hadrianus, the Attalos statue, and the double-eagle war helmet particularly interesting.

Yemekten sonra en sevdiğim çay mekanına doğru yürürken karşıma eski belediye binasının sergisi çıktı. Küçük bir sergiydi. Antalya'nın ilk zamanlarından günümüze çok sayıda olay ve şahsiyetle ilgili heykeller ve görseller yer alıyordu. Özellikle Hadrianus büstünü, Attalos heykelini ve çift kartallı savaş miğferini ilgi çekici buldum.

Karaalioğlu Park - Karaalioğlu Parkı

Bu parkı favorilerim arasında üst sıralarda. Özellikle denizi ve yatları izlemek ve çay içmek için gelinir diyebilirim.

This park is among my favorites. I would say it's perfect for watching the sea and boats and enjoying a cup of tea.



0
0
0.000
8 comments
avatar

Congratulations, your post has been added to Pinmapple! 🎉🥳🍍

Did you know you have your own profile map?
And every post has their own map too!

Want to have your post on the map too?

  • Go to Pinmapple
  • Click the get code button
  • Click on the map where your post should be (zoom in if needed)
  • Copy and paste the generated code in your post (Hive only)
  • Congrats, your post is now on the map!

0
0
0.000
avatar

Bugün sınavım olması nedeniyle güne senin yazınla başlayamadım. Güne senin yazınla başlamak çok keyifli. Sanki hiç bilmediğim bir şehir anlatıyorsun. Seninle Antalya da tekrar gezmek çok güzel. Harika bir yazı olmuş. Bal yine çok iş yapmış. Bu arada kolyesi çok yakışmış. Güzel günlerde taksın. 🤗

0
0
0.000
avatar

Umarım iyi geçmiştir sınavın. Onu unutmuşum ben. Bir ara söylemiştin. Seninle de gezmek çok keyifli. Teşekkür ederim 🤗

0
0
0.000
avatar

Hadrian Kapısı çok ihtişamlı duruyor, zamanında çevresinin nasıl bir atmosferi vardı diye düşünüyor insan. 1892'deki hâli ne kadar karışık ve bakımsızmış 🤷‍♀️

yakında burada ünlü bir şefin restoran açacağını duydum. Yani ismi ilanda yazıyordu

görünce tanıdım, kardeşi de bir şef ve özellikle eski zamandaki Türk yemeklerinin arşivlenip kitaplaştırılması yönünde güzel hizmetleri var 🙂

alt katı taş üzeri ahşap eski evlere bayılıyorum, çok zevkli ve daha yaşanılası geliyor. özellikle iç avlusu ve gözlerden saklı bahçeleri.. öyle bir evde büyümek isterdim 🙆‍♀️

Kadın ve erkek için farklı tokmaklar kullanılırmış. Bu sayede ev ahalisi kapıdakinin kadın mı erkek mi olduğunu bakmadan anlayabiliyormuş.

bu bilgiyi ilk okuduğumda ne kadar ince düşünceliler demiştim, büyük ve tok ses çıkaran sesi duyunca kapıyı bir erkek açıyor, ince bir ses duyulunca da kadınlar karşılıyormuş konuğunu 🤗
şimdi yapsalar öyle bir sistem güvenemeyiz:)

evde kocaman bir köpek vardı ve hırsız girdiği gibi kendini balkondan aşağıya atmıştı.

çok korkutucu:/ iyi ki size zarar vermemiş 🙏

fotoğraflar Bal ile daha güzelleşti sanki 🐵
sana eşlik etmesi çok güzel ve bizi de yanınızda gezdirdiğiniz için şanslıyız 🙆‍♀️
aynı gün içinde hem gezip hem de post paylaşmak harika, buraya bir nazar boncuğu lazım ama bulamadım 💙

0
0
0.000
avatar

Çok teşekkür ederim 🌸 Beğenmen beni çok mutlu etti. Aynı nazar boncuğundan senin postlara da lazım kesinlikle 🤗

0
0
0.000
avatar

Turunç sever misiniz?

Reçeline bayılırım aslında. Buralarda çok da bulunmadığı, bulunduğu zaman da biraz bütçemin dışında olduğu için daha salata denemedim ama eminim elime geçerse deneyeceğim. Çok merak ettim.

Orada küçük bir turist grubu vardı ve rehberlerinden bölge ile ilgili bilgi alıyorlardı.

Araya kaynadın değil mi sende? 😆 Şaka yapıyorum sadece 😂 Tabii bir de bir rehberle gitmenin tadı bambaşka olur.

Gezeceğimiz yerlerin iki kez gezilmesi gerektiğine inanırım. Birincisi bilgili biri ile olmalı. Alacağın bütün bilgiyi alıp ikinci geziyi istediğin gibi istediğin kadar inceleyebilmek için. Çift dikiş güzel olabiliyor bazı konularda.

Bu sayede ev ahalisi kapıdakinin kadın mı erkek mi olduğunu bakmadan anlayabiliyormuş.

Kapı tokmaklarının Osmanlı'daki anlamını gördükten sonra gözüm her yerde bunu aramaya başladı. Osmanlı zamanından kalma evlerin hepsinde çift kapı tokmağı arar oldum. Aslında dönemin demografik ve sosyal yapısı için harika bir alternatif.

Afiyet olsun. Oldukça lezzetli olmalı ve fiyatları da düşündüğümden daha uygun. Burada mezgiti aynı fiyata yeni yakalanmış sattıkları için daha da bir uygun geldi gözüme.

Harika bir gezi daha olmuşa benziyor. Ayaklarına sağlık. Daha gitmeden senin sayende öğrendiğim bilgileri eminim satabilirim 😂

0
0
0.000