ENG-TR ///Eight-cylinder; Yivli Minaret ///Sekiz silindirli; Yivli Minare

Hello History lovers and Traveling Friends,

It doesn't matter which country it is, will the works produced today be spoken by our future generations? As the Turkish society, we are proud of the works of ancient Turkish history. From the Hagia Sophia in Istanbul to the Ani Ruins in the easternmost city of Kars, we can come across the works of Turkish civilizations that lived in Anatolia all over Turkey.

Merhaba Tarih sever ve Gezginci Arkadaşlar,

Hangi ülke olursa olsun fark etmiyor, günümüzde yapılan eserler acaba gelecek kuşaklarımız tarafından konuşulacak mı? Türk toplumu olarak eski Türkiye tarihinin eserleriyle gurur duyuyoruz. İstanbul'daki Ayasofya Camisinden tutun da en doğumuzda Kars şehrinde yer alan Ani Harabelerine kadar, Türkiye'nin dört bir yanında Anadolu da yaşamış Türk medeniyetlerinin eserlerine rastlayabiliriz.

Let's learn all the features of the Yivli Minaret, one of the first Islamic structures in Antalya. Let's delve into the history of a minaret rising into the air right in the middle of the Kale interior, one of the busiest districts of Antalya's Muratpaşa District.

Antalya'daki ilk İslam yapılarından biri olan Yivli Minarenin tüm özelliklerini gelin birlikte öğrenelim. Antalya'nın Muratpaşa İlçesinin, en yoğun semtlerinden biri olan Kale içinin tam ortasında havaya yükselen bir bir minarenin tarihine inelim.

The Yivli Minaret, also known as Alaeddin Mosque, was first built by Alaeddin Keykubat I, probably on the religious buildings. The structure that has survived until today was built by Emir Mübarizüddin Mehmed. The inscription of Hamitoğulları is located above the low arched entrance of the east door. Source

Yivli Minare, diğer adıyla Alaeddin Cami ilk olarak, I. Alaeddin Keykubat tarafından muhtemelen dini yapılar topluluğunun üzerine inşa edilmiştir. Günümüze kadar ulaşan yapı ise, Emir Mübarizüddin Mehmed tarafından yaptırılmış. Hamitoğulları'na ait kitabesi doğu kapısının basık kemerli girişinin üzerinde yer alır. Kaynak

The Yivli minaret, which has become the symbol of Antalya, is about 40 meters high and you can reach it at the end of 90 stairs, which can be considered tiring. The outer perimeter is cut stone. The body part consists of red tiles, which we often see on the roofs of village houses. Since the minaret consists of 8 fluted stones rising into the air, they named it the fluted minaret. Right next to the Yivli Minaret, there is the Yıkık Menderese, also known as the Seljuk Madrasa, which belongs to the Seljuks.

Antalya'nın sembolü haline gelen Yivli minarenin yüksekliği yaklaşık 40 metre olup, yorucu sayılabilecek 90 merdivenin sonunda ulaşabilirsiniz. Dış çevresi kesme taştandır. Gövde kısmı, köy evlerinin çatılarında sıkça gördüğümüz kırmızı kiremitlerden oluşmaktadır. Minaresi havaya doğru yükselen 8 yivli taşlardan oluştuğu için ismini yivli minare koymuşlar. Yivli Minarenin hemen yanı başında yine Selçuklulara ait olan Yıkık Menderese, diğer adıyla, Selçuklu Medresesi bulunuyor.

When we look at the construction of the fluted minaret, we see that there are some missing points. I will be sharing pictures of the contents with you shortly. Work is still going on here to move the mihrab section, where the imam leads the prayer, towards the direction of the qibla. They have secured their surroundings. On the other hand, when viewed from the outside, you can notice that the minaret is inclined towards the west. When we look at the structure of the mosque, its minaret is hexagonal. It was supported by creating a shape with rubble stones attached to the minaret.

Yivli minarenin yapılışına baktığımızda bazı eksik noktalarının da olduğunu görüyoruz. Birazdan sizlere içerinin resimleri paylaşıyor olacağım. İmamın namaz kıldırdığı mihrap bölümünün kıble yönüne doğru çekilmesi için , burada hala çalışmalar devam ediyor. Etrafını güvenli altına almışlar. Diğer eksik taraf ise dışardan bakıldığında minarenin batı yönüne doğru eğik olduğunu fark edebilirsiniz. Caminin yapına baktığımızda minaresi altıgen şeklindedir. Minareye bağlı moloz taşlarla şekil oluşturularak desteklenmesi sağlanmış.

When I visit the tomb part of the minaret, I see that it is made of cut stones. Rubble stone was used in its body. Some parts of the walls were taken from the old buildings and additions were made. Although some of the rubble stones attached to the minaret were damaged, the facades were plastered and repaired. When I walked around the building, the eastern and northern facades were simple arched and filled. Now let's go through the door. Here are the pictures;

Minarenin türbe kısmını gezdiğim de kesme taşlardan yapıldığını görüyorum. Gövdesinde moloz taş kullanılmış. Duvarların bazı bölümleri, eski yapılardan alınarak eklemeler yapılmış. Minareye bağlı moloz taşlarının bazıları hasar görmüş olsa da cepheler sıvanarak tadilat yapılmış. Yapının çevresini dolaştığımda doğu ve kuzey cepheleri, basit kemerli ve dolgulu şeklinde yapılmış. Şimdi kapıdan içeriye girelim. İşte resimler;

We can say that the stones in the interior of the building are one of the most beautiful examples of Seljuk architecture. Today, the mosque, which is closed to worship, is used as a museum. When I enter inside, you feel as if you have stepped into a different civilization. Times are changing. You suddenly become one with the life of history. My longing for the imam in me suddenly rises. I saw that the Seljuks preserved the valuable artifacts they left today under the thick glass floor where I walked in a part.

Yapının iç bölümündeki taşlar Selçuklu mimarisinin en güzel örneklerinden biri olduğunu söyleyebiliriz. Günümüzde ibadete kapalı olarak tutulan cami, müze olarak kullanılmaktadır. İçeriye girdiğim de sanki farklı bir medeniyete ayak bastığınızı hissediyorsunuz. Zaman değişiyor. Bir anda tarihin yaşamıyla bütünleşiyorsunuz. İçimdeki imam dolu hasretim bir anda kabarıyor. Bir bölümünde yürüdüğüm kalın camlı zeminin altına Selçukluların günümüze bıraktıkları değerli eserleri muhafaza ettiklerini gördüm.

When I came out of the minaret, I went to the Seljuk Madrasa right next to it. The entrance door resembled the Crown door. There were small filling stones resembling stars on the upper part of this door, which was made in the form of a single arch. When I entered, the old uncle and old aunt, made of models, were sitting and keeping watch. Inside, the old local souvenirs of the period were sold. The fact that clothes, kitchen tools, tapestries, rugs and magnets were exhibited here attracted a lot of attention from foreign tourists.

Minareden dışarı çıktığımda hemen yanındaki Selçuklu Medresesine geçtim. Giriş kapısı Taç kapısını andırıyordu. Tek kemerli şeklinde yapılan bu kapısın üst kısmında yıldızları andıran küçük dolgu taşları vardı. İçeriye girdiğimde, maketten yapılmış yaşlı amca ve yaşlı teyze oturmuş etrafa gözcülük yapıyorlardı. İçeride, dönemin eski yöresel hediyelik süs eşyaları satılıyordu. Kıyafet, mutfak aletleri, duvar halıları, kilimler ve magnetlerin burada sergilenmiş olması özellikle yabancı turistlerin çok ilgisini çekiyordu.

I tried to give you brief information about the Yivli minaret, which mirrors our history and is one of the first things you should go to when you come to Antalya. I hope you will like it. Stay with love and hope to live...

Tarihimize ayna tutan ve Antalya'ya geldiniz de ilk gitmeniz gerekenlerden biri olan Yivli minare hakkında sizlere kısaca bilgiler vermeye çalıştım. Umarım beğenirsiniz. Sevgiyle ve yaşama umuduyla kalın...