Pazar Yerine Ufak Bir Gezinti

Pazar Yerine Ufak Bir Gezinti

Herkese selaaaaaaam! Nasılsınız? Umarım keyifler yerindedir. Ay saçma bir giriş oldu sanki. Şu anki durumun içerisinde keyiflerin yerinde olması pek mümkün değil. Deprem olalı bir ayı geçti ama etkisi hala sürüyor. Ki bence aylarca da sürmeye devam edecek. Her geçen gün ortaya yeni bir şey atılıyor. Şimdi ise İstanbul'da 2045'e kadar deprem olmayacak diyorlar. Ortalık karışık anlayacağınız. Ben neye inanacağımı bilmiyorum. Abim de jeofizik mühendisi. O da sürekli bir şeyler söylüyor ve söyledikleri hiç iç açıcı şeyler değil. Neyse iç karartmanın pek bir anlamı yok. Biraz olumlamaya yönelim. Hepimizin buna ihtiyacı var.

Açtım şarkımı başlıyorum yazmaya. Ne dinlediğimi merak edecek olursanız bu sefer Ava Max değil :D. Hande Yener'den Biri Var isimli şarkıyı dinleyerek başlıyorum. Sonra da Inta Eyh çalacak sanırım. Farklı şeyler dinlesem de genelde tek bir tür dinliyorum diyebilirim. Dance-pop benim vazgeçilmez tarzım. Lady Gaga,Madonna, Ariana Grande, Ava Max derken liste uzayıp gidiyor. Seviyorum bu genreyı. Vazgeçemiyorum. Gerçi vazgeçmeyi de düşünmedim hiç. Dance-pop ruhuma en uygun müzik türü bence. Ya çok arabesk dinliyorum ya da R&B ve dance-pop ikilisinden birini. Önceden sürekli R&B dinlerdim. Son yıllarda müzik zevkim biraz evrildi. Ama yapıtaşları hala aynı. Aynı temelin üzerine farklı türlerle inşaata devam ediyorum. Dinlediğiniz şarkıya göre kurduğunuz hayal bile değişebiliyor. Pozitif hayaller her zaman tercihim.

İzmir'deyken paylaşım yapamamıştım. Aslında çok dolu geçen bir tatil değildi. Ama yine de yazmaya pek vakit bulamamıştım. O yüzden fotoğrafları biriktirdim. Şimdi de o fotoğraflardan birkaçıyla ilgili bir şeyler yazacağım. Normalde pazar yerlerinden nefret ederim. Yaklaşık 10 sene boyunca salı pazarı sokağında yaşadım. Salı günleri okuldan eve dönmek tam bir eziyetti. Yürürken kanser oluyordum desem yeridir. Bu yüzden hiçbir zaman alışveriş için pazara gitmem. Bu o zamanlardan kalma bir huy oldu bende. Çok zorda kalmadığım sürece marketlerden alışveriş yapıyorum. Artık fiyatlar konusunda da pek bir fark yok zaten.

Teyzem pazara gidelim dedi ve ben de hayır diyemedim. O yüzden kendimi birden pazarda buluverdim. Fiyatlar gerçekten korkunçtu. İşlerin bu denli kötü olduğunu farketmemiştim. Sebze alışverişini genelde babam yaptığı için fiyatlar hakkında pek haberdar değildim. Her şeyin pahalı olduğunu biliyordum. Ama bir kilo salatalığın 30 lira olduğunu ilk kez İzmir'de gittiğim pazarda duydum. İşin kötü yanı tüm tezgahlarda fiyat aynıydı.

Eniştem ve kuzenim meyve yemeyi sevdiği için teyzem hemen elma tezgahının başına gitti. Benim çilek ve kavun hariç hiçbir meyveyle aram yok desem yeridir. Elmanın kilosu 12 liraydı. Birçok şeye göre çok daha uygundu diyebilirim.

Pazar yerinde fındık veya ceviz gibi ürünlerin satıldığını bilmiyordum. Daha doğrusu hiç aklıma gelmemişti. Görünce şaşırdım ama insanlar ekmek parası kazanmak için her türlü yolu deniyor. Kazancı bol olsun ne diyim.

Pazarda en ucuz reyon burasıydı. Ispanağın demeti 10 liraydı. Havuç 12 liraydı. Sanırım bundan daha ucuz bir şey görmedim. Börek yapmak için ıspanak satın aldık. Teyzem aslında yemeğini yapmak için aldı. Ama ben börek yapma konusunda onu ikna ettim. Ispanak yemeğinden pek hoşlanmıyorum. Ispanaklı pasta ve ıspanaklı krep güzel oluyor. Ama ıspanak yemeği don't yaniii.

Teyzemin favori tezgahlarından biri de burasıydı. Başında diğerlerine nispeten daha uzun süre geçirdik. Ben pazarda satılan bakliyatların kaliteli olduğuna pek inanmıyorum. Hem markettekinden daha pahalıydı hem de kalitesizdi bence. Buradan bir kilogram nohut aldık. Daha sonra bu nohutu kullanarak yemek yaptık. Ama bence pek güzel olmadı. Nohutlar pek fazla şişmedi. Benim kendi evimde kullandığım nohut hem daha kaliteliydi hem daha ucuzdu.

Son olarak da en sevdiğim reyon burasıydı. Ev alışverişi yaparken de yeşillik almayı çok seviyorum. Taze yeşilliklerle bir sürü yemek pişirebilirsiniz, çeşit çeşit şey üretebilirsiniz. Bu yüzden çok seviyorum. Şunu da söylemeden edemeyeceğim İzmir'in yeşillikleri gerçekten başka. Havasından mı suyundan mı ikliminden mi bilemiyorum ama çok iyiler. Son zamanlarda bu kadar tazesini görmedim gerçekten. Taze ve çıtırlıkta da aynı ben yani ahahahaha.

Uzun süre bir pazar yerine gideceğimi zannetmiyorum. Ama bu seferki deneyimim çok kötü değildi bence. Yine de bilmiyorum ya of. Zaten evin alışverişini çok extreme bir durum olmadığı sürece ben yapmıyorum. Babam bu işi hepimiz adına yapıyor çok şükür.

Satırlarımın sonuna gelirken arkada İşte Benim Stilim açık. Kaos,kavga,ucuzluk,bayağılık hat safhada. Harika bir kavga videosunu dinliyorum ve bu beni motive ediyor. Elimde olsa saatlerce izler saatlerce bir şeyler yazarım. Kim bilir belki bir gün dizi incelemesi yazar gibi İşte Benim Stilim'i de incelerim. Ama böyle bir inceleme yaparsam sezon sezon ince eleyip sık dokumak istiyorum. Gerçi bununla uğraşacağımı düşünmüyorum. Benim ki de laf işte ya. Yine boş yaptım.

Sanırım bugünlük benden bu kadar. Daha fazla ne yazabilirim bilmiyorum. Aslında kafamda yazacak çok şey vardı. Ama hem müzik hem ibs derken kafam karıştı sanırım. Böyle damdan düşer gibi bitişleri de hiç sevmiyorum ama neyse askolar bir sonraki yazıya kadar sevgiyle kalın. Hoşça Kalın!

For the best experience view this post on Liketu